Tuesday, December 22, 2009
Wednesday, December 16, 2009
Make a phone call! TODAY!
At this link you'll find a list of every head of state and his or her phone number. You'll note that the countries are listed in either green or red type. If your nation is in green, it means they're fighting the good fight for 350. We need you to leave them a message that either expresses your pride and gratitude for their commitment to keeping 350 in the treaty text, or your earnest wish that they'll listen to the science and consider standing with the bloc of more than 100 nations standing for bold scientific targets.
Please click here to make the call--you'll find everything you need: the appropriate phone numbers, a short script of what to say, and a sense of how your country's leadership is standing on this issue.
Country List:
Countries Listed in GREEN Support 350
Countries LIsted in RED do NOT support 350
Albania
Algeria
Andorra
Angola
Argentina
Armenia
Australia
Austria
Afghanistan
Bahamas
Bahrain
Bangladesh
Barbados
Belarus
Belgium
Belize
Benin
Bhutan
Bolivia
Bosnia and Herzegovina
Botswana
Brazil
Brunei
Bulgaria
Burkina Faso
Burundi
Cambodia
Cameroon
Canada
Cape Verde
Central African Republic
Chad
Chile
China
Colombia
Comoros
Costa Rica
Cote d'Ivoire
Croatia
Cuba
Cyprus
Czech Republic
Democratic Republic of the Congo
Denmark
Djibouti
Dominica
Dominican Republic
East Timor
Ecuador
Egypt
El Salvador
Equatorial Guinea
Eritrea
Estonia
Ethiopia
Fiji
Finland
France
Gabon
Gambia
Georgia
Germany
Ghana
Greece
Grenada
Guatemala
Guinea
Guinea-Bissau
Guyana
Haiti
Honduras
Hungary
Iceland
India
Indonesia
Iran
Iraq
Ireland
Israel
Italy
Jamaica
Japan
Jordan
Kazakhstan
Kenya
Kiribati
Korea
Korea
Kuwait
Kyrgyzstan
Laos
Latvia
Lebanon
Lesotho
Liberia
Libya
Liechtenstein
Lithuania
Luxembourg
Macedonia
Madagascar
Malawi
Malaysia
Maldives
Mali
Malta
Marshall Islands
Mauritania
Mauritius
Mexico
Micronesia
Moldova
Monaco
Mongolia
Montenegro
Morocco
Mozambique
Myanmar (Burma)
Namibia
Nauru
Nepal
Netherlands
New Zealand
Nicaragua
Nieue
Niger
Nigeria
Norway
Oman
Pakistan
Palau
Panama
Papua New Guinea
Paraguay
Peru
Philippines
Poland
Portugal
Qatar
Republic of the Congo
Romania
Russia
Rwanda
Saint Kitts and Nevis
Saint Lucia
Saint Vincent and the Grenadines
Samoa
San Marino
Sao Tome and Principe
Saudi Arabia
Senegal
Serbia
Seychelles
Sierra Leone
Singapore
Slovakia
Slovenia
Solomon Islands
Somalia
South Africa
Spain
Sri Lanka
Sudan
Suriname
Swaziland
Sweden
Switzerland
Syria
Tajikistan
Tanzania
Thailand
Togo
Tonga
Trinidad and Tobago
Tunisia
Turkey
Turkmenistan
Tuvalu
Uganda
Ukraine
United Arab Emirates
United Kingdom
United States of America
Uruguay
Uzbekistan
Vanuatu
Venezuela
Vietnam
Yemen
Zambia
Zimbabwe
Tuesday, December 15, 2009
Wednesday, December 09, 2009
Tuesday, December 08, 2009
Enerji Bakanı Greenpeace’i ziyaret etti, çayını içti
Bakan Yıldız: “Evet, hazırız!”
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, kendisi Libya’dayken Bakanlık önünde eylem yapan Greenpeace üyelerini İstanbul’daki ofislerinde ziyaret ederek bir ilke imza attı.
Özgür Gürbüz / 2 Aralık 2009
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kurban Bayramı öncesi Ankara’daki bakanlık binası önünde eylem yapan Greenpeace (Yeşilbarış) örgütüne iade-i ziyarette bulundu. Hükümetin nükleer enerji politikalarını protesto eden Greenpeace örgütünün İstanbul’daki ofisine gelen Taner Yıldız, önce Greenpeace Akdeniz Ofisi Genel Direktörü Uygar Özesmi ile 15 dakika süren özel bir görüşme yaptı. Görüşmeden sonra çevrecilerin ofisinde kısa bir tur atan Yıldız, Özesmi ile basının karşısına geçti ve nükleer enerjiyle ilgili soruları yanıtladı.
“Nükleerle yaşamaya hazırız!”
Basın toplantısı sırasında Greenpeace üyelerinin getirdiği çayı içen Enerji Bakanı, kendisine hediye edilen ve üzerinde “Nükleerle yaşamaya hazır mısınız” yazılı “t-shirt”ü üzerine tuttu ve soruya, “Evet, hazırız” yanıtını verdi. Gazeteciler bakana içtiği çayın radyasyonlu olup olmadığını da sordu. Bu soruya Özesmi, “Garantili çay” yanıtını verdi. 1986 yılındaki Çernobil kazasından sonra dönemin bakan ve Başbakanı çayda radyasyon olup olmadığı tartışmalarına televizyonlarda çay içerek yanıt vermişti.
Bakan Yıldız, enerji konusunda tüm sivil toplum örgütlerini dinlemeye hazır olduklarını ve Greenpeace tarafından hazırlanan Enerji (D)evrimi raporunu da dikkatle incelediğini belirterek, “Bir kısmına katılıyor, bir kısmına katılmıyorum. Dikkatlice inceledim, güncellenmesi gereken bazı rakamlar var. Bu konuda ortak bir heyet oluşturulacak ve belki buradan çıkan çalışmalar kamuoyuna açıklanacak” dedi. Şeffaflığın gücüne inanan bir hükümet olduklarını söyleyen Yıldız, “Hem yenilenebilir enerji kaynaklarını harekete geçirmek hem de arz güvenliğiyle ile ilgili tedbirleri almak zorundayım” açıklamasını yaptı. Nükleer santrallerin işletim sırasında atmosfere en az seragazı salan güç santrallerinden biri olduğunu ve iklim değişikliğini durdurma konusundaki önemine dikkat çeken Yıldız, 2023 yılına kadar tüm yenilenebilir enerji kaynaklarını harekete geçirsek bile ondan sonraki yıllarda meydana gelecek açığın kapatılamayacağına işaret etti.
Bakan’a “radyoaktivist” olun çağırısı
Basın toplantısında söz alan ve Yıldız’ın ziyaretinde çok memnun olduklarını söyleyen Özesmi ise, 20 bin destekçisi ve 200 bine yakın siber aktivisti bulunan Greenpeace’in, “I love nuclear” adı verdikleri kampanyayla, nükleer enerjiye hayır diyen 1 milyon imzacıyı hedeflediklerini belirterek, “1 milyon kişiye ulaşınca Bakanlık’ta bu nükleer masala hayır diyecektir” dedi ve Bakan Yıldız’ı da “radyoaktivist” olmaya davet etti. Türkiye’nin nükleer macerasının dört kez hüsranla sonuçlandığını belirten Özesmi, “Yenilenebilir enerji kaynaklarından daha çok istihdam ve enerji sağlamanın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Biz diyaloga açığız, bu diyalog devam etsin ama bir sonuç getirsin” şeklinde konuştu.
Toplantıda gazetecilerin de sorularını yanıtlayan Yıldız, sık sık, esprilerle karışık olarak nükleer enerji konusunda Greenpeace’in argümanları karşısında ikna olmadığı mesajını verdi ve “İkna edemiyorsanız ikna olmalısınız” dedi. “Nükleer santrallerin maliyetleri nedeniyle devlet desteği olmadan kurulamayacağı, bunun da 1983’ten beri süren liberalleşme politikalarına ters bir durum ortaya çıkarıp çıkarmadığı” sorumuza ise Yıldız, “Güzel bir soru. Enerji sektörü serbestleşecek. Finans modelinde alım garantilerinin verilmiş olması ayrı bir finans modelinin farklı bir tarzıdır. Sizin oradan üretilen elektriği alacak olmanız finansörler için yeterli bir sebeptir. Aynı zamanda kamu ağırlığı olmayacak bir nükleer modeli düşündüğümüz için serbestleşmede herhangi bir engel teşkil etmeyecektir” yanıtını verdi.
Soruma Sayın Yıldız'ın verdiği bu yanıt beni pek tatmin etmedi açıkçası...
Greenpeace artik anlasa...
Greenpeace'in Enerji Bakanı Taner Yildiz'in ziyareti sirasinda, "ikna edemediyseniz ikna olacaksiniz, nukleer ile yasamaya haziriz" gibi cumlelere EVINDE sahne olmasinin ardindan apolitik cevreciligin bizi nereye goturecegini gormeye baslamistir diye bosuna umudediyorum. Neymis? Ikna edemediysek ikna olacakmisiz. Yani en inatci kim cikarsa onun dedigi olacak. Oyle ya, en uzun sure ikna edilemeyenin dedigi olacak bu mantiga gore. Bakan Bey merak etmesin, nukleere ikna olmayacak, cesedimi cignemeden asla diyen radyoaktivistler taniyorum. Inada bindi mi is, anti-nukleer davanin kazanmama sansi yok. Saka bi yana, ikna edemediyseniz ikna olacaksiniz demek sizin siyasi bir durusunuz yok demek. Enerji (D)evrimi Raporunda D'yi parantez icine alma mecburiyeti hisseden Greenpeace de kendisiyle ilgili az cok boyle dusundugunden zor bir tercih yapmak zorunda kalabilir. (hukumetin neo-liberal ekonomik tercihlerini elestirmek yerine hem ekonomiyi hem iklimi kurtarmanin yollarini ariyor bu rapor). Bakanin sozlerinin geri kalani Greenpeace'i nasil icsellestirmeyi planladiklarina dair bir ipucu veriyor. Ben de bunu mantiksal uc noktasina itersek ne olur bi yazayim dedim:
Anlasilan bir cok STKnin (yada hukumeti destekleyen STKnin) da icinde bulunma ihtimali olan bir heyet olusturulacakmis. Acaba Greenpeace katilir mi diye endise ediyorum. Senelerdir bu gibi "katilmci" heyetlerin neo-liberal politikalari nasil hakli cikardigini goruyoruz: Once Greenpeace (ve diger bir dolu AKPci STK) davet edilir (hatta isteyen herkes davet edilir kimi zaman), sonra uzuuuuuuun tartismalar yapilir: bu tartismalar medyaya surekli olarak yansitilir, bazen secici ve bazen de carpitilmis sekilde. En sonunda da bir oylama yapilir belki, ya da konsensusa ulasmak bile denenebilir: Bu noktada Greenpeace'in stratejisi onem kazanir: Eger uyumlu olur ve "evet biz farkli dusunuyoruz, ama cogunlugun fikrine saygimiz var" diyecek ve nukleere yol verecek olursa demokrasi sampiyonu ve basimizin taci edilecektir. Ancak, hayir kardesim, ben nukleere "ASLA! ASLA! ASLA!" diyorum diyecek olursa demokrasi dusmani ilan edilecek. Sonuc, Greenpeace her durumda sayginligini kaybedecek, ustelik nukleer davayi kaybetmemiz icin hukumetin attigi onemli adimlardan biri gerceklesmis olacak.
Sorun su ki, ASLA! ASLA! ASLA! demek / diyebilmek kolay degil: Greenpeace 1 milyon imzaya erisirse bakanligin bunu gormezden gelemeyecegini soyluyor. Yani gucunu destekci sayisindan aldigini ifade ediyor, siyasi durusunun radikalliginden degil. (Elbette Greenpeace ilk kuruldugunda cok daha radikal ve siyasi durus olarak da bu gibi liberal soylemlerden kacinan bir orguttu ama bu zaten cevre-yesil hareket ekseninde fazlaca konusulup artik uzerine soylenecek birsey kalmamis bir konu.) Bu soylem degisikligi onu bakanligin bu varsaydigim stratejisine karsi savunmasiz birakiyor.
Bakanin bu ziyareti, umalim ki Greenpeace'i iade-i ziyarete mecbur hissettirmesin, yada bu iade bakanlikta bi eylem seklinde gerceklessin... Ne de olsa ayni Enerji Bakani onlarca komur santrali ve HES de acmak istiyor. ;)