Thursday, December 27, 2012

İktidarın rektörleri

Posted on by  
ODTÜ’deki polis şiddeti yerine öğrencilerin protestosunu kınayan çok sayıda üniversite rektörünün geçmişleri, iktidar ile ilişkilerini gözler önüne seriyor
ONUR EREM
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi:
Üniversite rektörü Adem Esen, geçmişte AKP Konya Selçuklu Belediye Başkanı olmuştu. Belediye başkanlığı döneminde Selçuklu Belediyesi, durduğu yerde çöken Zümrüt Sitesi’nde 92 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından açılan davada mahkum olmuş, belediye cezayı ödemeyince belediyenin banka hesabı ve gayrimenkullerine haciz konulmuştu. Adem Esen, faciada ölenlerin arkasından menfaatperestlik yapıldığını ifade etmişti. İçişleri Bakanlığı ise Adem Esen’in hakkında soruşturma izni vermemişti.
Marmara Üniversitesi:
Rektörlük seçimlerinde birinci olan Necla Pur’un yerine, üçüncü sırada yer alan ve AKP’ye yakınlığıyla bilinen Zafer Gül atandı. Pur’un 482 oyuna karşılık Gül’ün 302 oyu bulunuyordu.
İstanbul Teknik Üniversitesi:
Rektörülük seçimlerinde 458 oyla birinci olan Muhammed Şahin’in arkasından 317 oyla ikinci olan Mehmet Karaca 6 Temmuz 2012’de rektör olarak atandı. Karaca, rektörlüğe gelir gelmez YÖK’ün yasal bağlayıcılığı olmayan bir tavsiye mektubunu uygulamaya sokarak 50d kadrosunda çalışan asistanları işten çıkarmaya başladı, İTÜ’de büyük protestolara yol açtı.
Yıldız Teknik Üniversitesi:
Rektörülük seçimlerinde oyların yüzde 81’ini aldıktan sonra rektör olarak atanan İsmail Yüksek 6 Ekim 2012’de Recep Tayyip Erdoğan’a fahri doktora unvanı verdi ve ”Eğitim ücretini kaldıran değerli Başbakanımıza teşekkürler” yazan ”T Cetveli” hediye etti. Yüksek, ODTÜ olaylarına dair açıklamalarına “içtenlikle mi imza attınız?” diye soran bir kişiye twitter üzerinden “emir mi cevap istiyorum vermiyorum ne yaparsın molotof mu atarsın lastik mi yakarsın” diye cevap vermişti.
Galatasaray Üniversitesi:
Galatasaray Üniversitesi Rektörü Ethem Tolga, Sebahat Tuncel’in katılacağı gerekçesiyle Cinsiyet Eşitliğinin İnşası konferansını iptal etmişti. Tolga’nın döneminde kampüs içinde reklam panoları yerleştirilmesi ve kampüs girişlerine turnikeler koyulması öğrencilerin tepkisi çekmişti.
İstanbul Üniversitesi:
İstanbul Üniversitesi Rektörü Yunus Söylet 2008 yılındaki rektörlük seçimlerinde ikinci olmasına rağmen rektör olarak atandı. Recep Tayyip Erdoğan’ın aile doktoru olduğu ifade edilen Söylet, 2009 yılında Erdoğan’a fahri doktora unvanı vermişti. 2011 yılında İÜ rektörlüğü, Fatih ilçesi sınırlarında yer alan tüm binalarında polisin herkesin üstünü arayabilmesi için mahkemeden karar çıkarttığı karara dava açan ve üstlerini aratmayan öğrenciler hakkında soruşturma başlatmıştı. Söylet döneminde Öğrenci Kültür Merkezi kapatıldı, İÜ’de basın açıklaması yaptığı, slogan attığı gerekçesiyle onlarca öğrenciye soruşturma açıldı, sadece 2009 yılında 54 öğrenci 14 yıl 9 ay uzaklaştırma cezası aldı. Söylet twitter üzerinden “Öğrenci hareketlerini örgütlemek ve bunlara çanak tutmak aşağılık bir durum” mesajı yayınlamıştı.
Bingöl Üniversitesi:
2007 yılında açılan Bingöl Üniversitesi’nin Rektörü Gıyasettin Baydaş’ın oğlu ve kızı başta olmak üzere 5 akrabasının üniversitede akademisyen olması dikkat çekiyor. Bu isimler arasında Buhanettin Baydaş, Abdulvahap Baydaş, Mahmut Baydaş, Zeynep Baydaş Tuzcu ve Fatma Baydaş Caf yer alıyor. Bingöl Üniversitesi Baydaş döneminde Said-i Nursi’nin kitaplarıyla “evrim teorisini çürüten” evrim karşıtı Adem Tatlı’nın konuşmacı olarak katıldığı “Bilimin Işığında Evrim” konferansı düzenlemesiyle gündeme gelmişti.
Hacettepe Üniversitesi:
2011 yılındaki rektörlük seçimlerinde 657 oyla birinci olan Uğur Erdener’in ardından 501 oyla ikinci olan Murat Tuncer rektörlüğe atanmıştı. Tuncer, Dilovası’ndaki endüstriyel kirliliğin yol açtığı kanser vakalarıyla ilgili araştırma yapan Prof. Onur Hamzaoğlu’nu YÖK’e şikayet etmiş ve hakkında soruşturma açılmasına neden olmuştu. Bir “bilim insanı” olan Tuncer’in “Kızıma cinsel yolla bulaşan ve rahim ağzı kanserine yol açan bir hastalık olan HPV’den korunması için aşı yaptırmam. Aşı yaptırmam, gelecekteki damadıma şimdiden güvenmediğim anlamına gelir” açıklaması, doktorlardan büyük tepki toplamıştı.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi:
2010’da yapılan rektörlük seçimlerinde Atilla Kılıç’ın 171 oyla birinci olmasına rağmen 129 oy alan Hayri Coşkun rektörlüğe atanmıştı. Coşkun’un profesörlüğe yükseltilmesi ile ilgili usulsüzlük tespit edilmiş ve idari soruşturmanın daha sonuçlanmamış olmasına rağmen Abdullah Gül, Coşkun’u rektörlüğe layık görmüştü.
Uşak Üniversitesi:
Üniversitede 2011 yılında yapılan seçim sonucunda en çok oyu Prof. Adnan Şişman alırken, Abdullah Gül seçimi 40 oyla ikinci sırada tamamlayan Sait Çelik’i rektör olarak atamıştı. Çelik’in AKP ile yakın ilişkileri olduğu söyleniyor.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi:
Rize Üniversitesi adıyla 2011’de rektörlük seçimine giden üniversitede Prof. Arif Yılmaz 176 oy alarak birinci seçilmiş, ardından üniversitenin adı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi olarak değiştirilmişti. Arif Yılmaz Kasım 2012’de Recep Tayyip Erdoğan’a fahri doktora unvanı vermişti.
Süleyman Demirel Üniversitesi:
Cemaate yakın olduğu ifade edilen Rektör Hasan İbicioğlu öğrencilere “okulda siyaset istemiyorum” demesiyle kendinden söz ettirmişti. 215 bin liraya Audi A6 makam arabası almasını eleştirenlere ise “Bazı üniversitelerin makam araçlarının fotoğraflarını gördüm, ‘ben zenci miyim kardeşim, ben neden almayayım’ dedim. Güvenli olmak zorundayız. Ben bu araçların en lüksünü alacağım” diye cevap vermişti.
Rektörleri veya senatoları tarafından ODTÜ’deki öğrencileri kınayan üniversiteler:
  1. Abant İzzet Baysal Üniversitesi
  2. Afyon Kocatepe Üniversitesi
  3. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
  4. Atatürk Üniversitesi
  5. Bingöl Üniversitesi
  6. Bitlis Eren Üniversitesi
  7. Çanakkale Üniversitesi
  8. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
  9. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi
  10. Galatasaray Üniversitesi
  11. Hacettepe Üniversitesi
  12. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi
  13. İstanbul Teknik Üniversitesi
  14. İstanbul Üniversitesi
  15. Kafkas Üniversitesi
  16. Karadeniz Teknik Üniversitesi
  17. Kırklareli Üniversitesi
  18. Mardin Artuklu Üniversitesi
  19. Marmara Üniversitesi
  20. Mimar Sinan Üniversitesi
  21. Muş Alparslan Üniversitesi
  22. Namık Kemal Üniversitesi
  23. Necmettin Erbakan Üniversitesi
  24. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
  25. Sakarya Üniversitesi
  26. Süleyman Demirel Üniversitesi
  27. Türk Hava Kurumu Üniversitesi
  28. Trakya Üniversitesi
  29. Uşak Üniversitesi
  30. Yıldız Teknik Üniversitesi
ODTÜ öğrencilerini kınayan öğrenci konseyleri:
  1. Bursa Teknik Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Fatime Zehra Köse
  2. Fatih Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Mehmet Emre Polat,
  3. İstanbul Şehir Üniversitesi Öğrenci Birliği,
  4. Kayseri Erciyes Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Aysen Tarcan,
  5. Maltepe Üniversitesi Öğrenci Konseyi
  6. Mersin Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Harun Uzun
  7. Süleyman Demirel Üniversitesi Öğrenci Konsey Başkanı Feyzullah Tecirli,
  8. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Enes Güneş
Erdoğan’a fahri doktora veren üniversiteler:
  1. Fatih Üniversitesi
  2. Maltepe Üniversitesi
  3. İstanbul Üniversitesi
  4. Karadeniz Teknik Üniversitesi
  5. Piri Reis Üniversitesi
  6. Harran Üniversitesi
  7. İstanbul Aydın Üniversitesi
  8. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
(Bold ile yazılan üniversiteler rektörleri, senatoları veya öğrenci birlikleri aracılığıyla ODTÜ öğrencilerini kınayan üniversitelerdir)

Tuesday, December 25, 2012

happy b-day bogart...


Basın Açıklaması – 25.12.2012
Demokrat akademisyenler susmayacak, Türkiye'nin özerk üniversiteye ihtiyacı var.

Başbakan Erdoğan’ın ODTÜ’yü ziyareti sırasında yaşananlar üniversiteler tarihimizde hiçbir zaman unutulmayacak. Erdoğan’ı protesto ederek demokratik haklarını kullanan öğrencilerin üzerine polisin attığı gaz bombalarıyla başlayan saldırı tam 7 saat boyunca ODTÜ’yü savaş alanına çevirdi. Polis şiddetinden öğrenciler sakatlandı, atılan gaz bombaları nedeniyle dersliklerin içleri gazla doldu, dersler yapılamadı, lojmanlarda her şeyden habersiz oturanlar çocuklar bile gazın etkisi altında kaldı.

Soruyoruz: Bir başbakan, bir üniversiteye 3600 polis, 20 zırhlı araç, gaz bombaları, ses bombaları ile girer mi? Polis şiddet uygulamasaydı da bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu düzeydeki bir polis varlığının bizatihi kendisi üniversiteye saldırıdır. Üniversite özerkliği fikrine zerre kadar saygısı olan bir Başbakan böylesi bir polis ordusuyla üniversiteye girmeye kalkışmaz.

ODTÜ Rektörlüğü’nün ve öğretim üyelerinin kendilerinden beklendiği gibi öğrencilerin ve üniversite özerkliğinin yanında yer almalarıyla birlikte gelişmeler ilginç boyutlar almaya başladı:

- Önce Ankara Emniyet Müdürlüğü bir siyasi partiymişçesine ve haddini aşarak ODTÜ Rektörü’ne karşı bir basın açıklaması kaleme aldı. 

- Daha sonra Başbakan televizyona çıkarak ODTÜ’yü ve akademisyenlerini itibarsızlaştırmaya çalıştı.

- Başbakan’ın işaret fişeğini gören 12 üniversitenin yönetimi ise durumdan vazife çıkarttı ve polis şiddetini değil ODTÜ’yü kınayan ortak açıklamalarını tarihimize kara bir sayfa olarak ekledi.

- Nihayet daire tamamlandı ve YÖK Başkanı ODTÜ için soruşturma başlattı.

Bunlar kabul edilemez. Ancak demokrat akademisyenler, bilimsel çalışmaların ve üniversitelerin özerkliğini savunanlar bu saldırı dalgası karşısında susmayacak.

AKP’nin baskıcı ve otoriter iktidarı dört bir yandan Türkiye’nin yüz akı kurumlarından ODTÜ’yü kuşatmaya çalışıyor. Fakat bu kez işleri zor. İçlerinde iktidar yanlısı o açıklamayı yapan 12 üniversitenin öğretim üyeleri de dâhil olmak üzere birçok üniversitenin öğretim üyelerinden ODTÜ’yle dayanışma açıklamaları gelmeye başladı.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, ilk günden beri Türkiye’nin bütün demokrat kamuoyuyla birlikte ODTÜ’de verilen özerk üniversite mücadelesini destekliyor, bu desteği devam edecek.
Bu ülkenin Başbakan Erdoğan’ın kibrine değil; ODTÜ’ye ihtiyacı var.


Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüleri
Sevil Turan - Arif Ali Cangı

Wednesday, October 17, 2012

good news

New Scientist: Super-sponge polymer turns oil spill into floating gel

Watch how a novel approach to oil clean-up can quickly transform a slick into a gel that will later give up the oil on land.

Tuesday, September 11, 2012

12/09/1980 - the bloodiest coup d'etat in Turkish history in numbers

Kaynak/Source: Oğuz Güven Zordur Zorda Gülmek/'78

 (English follows Turkish)
 
İşte sayılarla 12 Eylül...
- 650 bin kişi gözaltına alındı.
-1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
-Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
-7 bin kişi için idam cezası istendi.
-517 kişiye idam cezası verildi.
-Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).
-İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.
-50 kişinin idamı infaz edildi.
-71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
-98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı.
-388 bin kişiye pasaport verilmedi.
-Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
-144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
-14 kişi açlık grevinde öldü.
-16 kişi “kaçarken” vuruldu.
-95 kişi “çatışmada” öldü.
-73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi.
- 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi.
- 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı.
-14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
- 30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti.
- 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
-171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi.
-937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı.
-23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
-3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
-400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
-Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
-31 gazeteci cezaevine girdi.
-300 gazeteci saldırıya uğradı.
-3 gazeteci silahla öldürüldü.
- Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
-13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
-39 ton gazete ve dergi imha edildi.

-650 thousand people were detained.
-1 million 683 thousand people were taken under custody.
- 230 thousand people were tried in 210 thousand cases.
- In 7 thousand of these the prosecutor asked for capital punishment.
-517 people received the sentence.
-50 were actually hung
-71 thousand people were prosecuted under the infamous  Articles of 141, 142 and 160 of the Constitution
-98 thousand 404 people were prosecuted for "being a member of an organization"
-388 thousand people's passports were not issued.
-A total of 299 people lost their lives in prisons.
-144 people died under suspicious circumstances.
-14 people died in hunger strikes.
-16 people were shot "fleeing".
-95 people died "in combat".
-73 people were given a natural death report.
-43 people reportedly committed suicide
-30 thousand people were fired for being "(politically) objectionable".
-14 thousand people lost their citizenship.
-30 thousand people went abroad as political refugees.
-171 people were documented to have died under severe torture.
-937 movies were banned for containing "(politically) objectionable" material
-23 thousand 677 organizations/associations were banned from activity
-3 thousand 854 teachers, 120 university faculty members, and 47 judges were banned from public service.
-4 thousand years of sentences were asked to sentence 400 journalists.
-Journalists were given prison sentences amounting to 3315 years and 6 months.
-31 journalists were imprisoned.
-300 journalists were attacked.
-3 journalists were assasinated.
-Newspapers ceased to publish for 300 days.
-13 big newspapers were sued in 303 cases.
-39 tons of newspapers and magazines were destroyed.

comics


Tuesday, August 28, 2012

True Blood's Season Finale: 5 stars for 5 great scenes


After a pretty lame season, True Blood did it AGAIN with Billith, Best Ever True Death, and "My light broke" scenes... 
Here are some shots with great entertainment value and my list of best scenes:

Number 5
Russell Edgington finally meets his true bloody death in the hands of Eric Northman, who looks dashing by the way and articulates what most viewers have in mind: “That felt even better than I thought it would.” (which reminded me the scene when Eric looks at Sookie and murmurs "Such a strange sensation when the reality matches what you've pictured in your mind so precisely" in Season 4...)

Number 4
Tara and Pam (finally) kiss.
Sookie: "Oh; Ok." (not looking so surprised while being so)
Jess: "I knew it!" (looking surprised)

Number 3
Bill/ith resurrects and Eric advices to Sookie: "RUN!"


Number 2
The Best Ever True Death Scene
I spy with my little eye, and poof! turns the vamp into Sam

 
Number 1
The fairy birth 
("My light broke" followed by an orgasmic birth scene wherein there is no blood involved whatsoever! yayy!)

Finally, the Special Award Goes to Eric and Jason for the scene I'd like to title
"That is my God given right as an American!"

coming up next....


   
   
   
   
   

Wednesday, August 22, 2012

Leonard Cohen began his 'Old Ideas' Tour

such an inspiring concert... such dignity, such glamour... wow!
and the sublime Webb sisters...


Wednesday, August 15, 2012

Greenpeace diyor ki,

TGDF 29 adet gıda amaçlı GDO için ithalat başvurusunu geri çekti.

Aylardır hep beraber çalıştık. 325 binden fazla kişi kampanyamıza katıldı. Hep beraber konunun kamuoyu gündeminden düşmesine, GDO'ların ülkemize girmesine izin vermedik. On binlerce e-posta gönderdik. Markaların Facebook ve Twitter hesaplarına on binlerce mesaj gönderdik, isteğimizi defalarca dile getirdik.

TGDF'nin aldığı bu karar, tarihi bir adım. Senin ve başkalarının sesini duyarak GDO konusundaki hassasiyetini TGDF’ye ileten, başta Ülker ve Karaköy Güllüoğlu olmak üzere Sana, Eti, Algida ve Nestle gibi TGDF bünyesinde yer alan firmaları da tebrik ederiz.

Tuesday, August 14, 2012

Friday, August 03, 2012

quote of the day...


There is no such thing as work-life balance. Everything worth fighting for unbalances your life.
Alain de Botton

Sunday, July 29, 2012

Ani Difranco-not a pretty girl


"Not A Pretty Girl"

I am not a pretty girl
that is not what I do
I ain't no damsel in distess
and I don't need to be rescued
so put me down punk
maybe you'd prefer a maiden fair
isn't there a kitten stuck up a tree somewhere

I am not an angry girl
but it seems like I've got everyone fooled
every time I say something they find hard to hear
they chalk it up to my anger
and never to their own fear
and imagine you're a girl
just trying to finally come clean
knowing full well they'd prefer you
were dirty and smiling

and I am sorry
I am not a maiden fair
and I am not a kitten stuck up a tree somewhere

and generally my generation
wouldn't be caught dead working for the man
and generally I agree with them
trouble is you gotta have youself an alternate plan
and I have earned my disillusionment
I have been working all of my life
and I am a patriot
I have been fighting the good fight
and what if there are no damsels in distress
what if I knew that and I called your bluff?
don't you think every kitten figures out how to get down
whether or not you ever show up

I am not a pretty girl
I don't want to be a pretty girl
no I want to be more than a pretty girl

:)


Sunday, July 22, 2012

Quote of the day...

“A person who knows only one country basically knows no country well.”
Seymour Martin Lipset
 

A global democracy manifesto

DAVID HAYES , 27 June 2012 @ http://www.opendemocracy.net
"We want to be citizens of the world and not its mere inhabitants." A group of leading intellectuals has composed a document arguing that deeper and more extensive forms of democracy are essential to cope with the demands of globalisation and its associated transformations of governance. The document is being launched in a series of international events that begin at the London School of Economics (LSE) on 27 June 2012. It is published here, followed by a list of the fourteen author-signatories (eight of whom are also openDemocracy authors).
Manifesto for a Global Democracy
Politics lags behind the facts. We live in an era of deep technological and economic change that has not been matched by a similar development of public institutions responsible for its regulation. The economy has been globalised but political institutions and democracy have not kept pace. In spite of their many peculiarities, differences and limitations, the protests that are growing all over the world show an increasing discontent with the decision-making system, the existing forms of political representation and their lack of capacity for defending common goods. They express a demand for more and better democracy.
Global welfare and security are under threat. The national and international order that emerged from the end of World War II and the fall of the Berlin Wall has not been able to manage the great advances in technology and productive systems for the benefit of all humanity. On the contrary, we are witnessing the emergence of regressive and destructive processes resulting from the economic and financial crisis, increased social inequalities, climate change and nuclear proliferation. These phenomena have already affected negatively the lives of billions of human beings, and their continuity and mutual reinforcement menace the peace of the world and threaten the survival of human civilisation.
Global crises require global solutions. Within a social universe determined by globalisation, the democratic capabilities of nation-states and international institutions are increasingly restricted by the development of powerful global processes, organisations and systems whose nature is not democratic. In recent years, the main national and international leaders of the world have been running behind global events. Their repeated failures show that occasional summits, intergovernmental treaties, international cooperation, the multilateral system and all the existing forms of global governance are insufficient. The globalisation of finance, production chains and communication systems, and the planetary power reached by destructive technologies, require the globalisation of the political institutions responsible for their regulation and control, and the global crises require coherent and effective global solutions. That’s why we call for the urgent creation of new global agencies specialised in sustainable, fair and stable development, disarmament and environmental protection, and the rapid implementation of forms of democratic global governance on all the issues that current intergovernmental summits are evidently incapable of solving.
We need to move forward to new, more extensive and deeper forms of democracy. The current model of technological-economic globalisation must give way to a new one which puts these processes at the service of a fairer, more peaceful and more humane world. We need a new paradigm of development which has to be sustainable on a global basis and which benefits the poorest of humanity. In order to avoid the deepening of global crises and to find viable solutions to the challenges posed by globalisation we must move forward to more extensive and deeper forms of democracy. The existing national-state organisations have to be part of a wider and much better coordinated structure, which involves democratic regional institutions on all the continents, the reform of the International Court of Justice, a fairer and more balanced International Criminal Court and a United Nations Parliamentary Assembly as the embryo of a future World Parliament. Yet, this institutional change will not be successful if it only accrues from the actions of a self-appointed elite. On the contrary, it must come from a socio-political process open to all human beings, with the goal of a creating a participative global democracy.
Globalising democracy is the only way to democratise globalisation. Beyond our differences about the contents and appropriate methods to move towards a fairer and more stable world order, we the signatories share a strong commitment to the development of a global democracy. On behalf of Peace, Justice and Human Rights we do not want to be governed at the world level by those who have only been elected to do so at the national one, neither do we wish to be governed by international organisations which do not represent us adequately. That is why we work for the development of supranational political spaces and for regional, international and global institutions that live up to the challenges of the 21st century; institutions that express the different viewpoints and defend the common interests of the 7 billion people who shape humankind today.
We ask every human being to participate in the constitution of a global democracy. We share the appeal to "unite for global change" and for "real democracy" with the world social movements. Both postulates express the growing rejection of being governed by political and economic powers on which we have no influence. Autonomy and self-determination are not only valid at the local and national level. That’s why we champion the principle of the right to participate in the making of fundamental global decisions that directly affect our lives. We want to be citizens of the world and not its mere inhabitants. Therefore we demand not just a local and national democracy, but also a global democracy, and we commit to work for its development and call on all the political, intellectual and civil-society leaders of the world, all the democratic organisations, parties and movements, and all persons of democratic persuasion on the planet to actively participate in its constitution.
[signed]
Daniele Archibugi, Noam Chomsky, Richard Falk, David Held, Fernando Iglesias, Lucio Levi, Giacomo Marramao, George Monbiot, Heikki Patomäki, Mary Kaldor, Saskia Sassen, Richard Sennett, Vandana Shiva, Andy Strauss

Wednesday, July 18, 2012

Petition to put Bankers behind bars

Big banks have been rigging the interest rates on our mortgages and student loans! They've finally gone too far. The EU finance regulator is bringing new laws to put bankers behind bars for these crimes but needs popular support to face down the banking lobby and bring global change -- let's get 1 million people to stand with him in the next 3 days.


Big banks have been caught in a massive scam to rig global interest rates, ripping off millions of people on their mortgages, student loans and more! We'd go to jail for this, but Barclays bank has only been fined, and just a fraction of their profits! Outrage is mounting -- this is our chance to finally turn the tide of the banks' reign over our democracies. 

The EU finance regulator, Michel Barnier is standing up to the powerful bank lobby and championing reform that would put bankers behind bars for fraud like this. If the EU goes first, accountability could quickly spread across the globe. But the banks are lobbying hard against it, and we need a massive surge of people power to drive these reforms through. 

If we can get 1 million people to stand with Barnier in the next 3 days, it will give him momentum to face down the banking lobby and push governments to bring reform. Click below to sign, and our growing numbers will be represented by adding mock bankers to a jail right in front of the EU Parliament: 

http://www.avaaz.org/en/bankers_behind_bars_f/?bYLWecb&v=15952

The full scale of the scandal is still unknown, but what we know is breathtaking: "Several" unnamed major banks were involved, and the rigging of the LIBOR interest rate, the rate on which many of the world's interest rates are based, affected the value of literally hundreds of trillions of dollars in investments. Barclays alone has admitted to committing this fraud "hundreds" of times. 

For too long, our governments have been cowed by powerful banks who threatened to move elsewhere if challenged. For too long, banks have manipulated our market economies, tilting the playing field in their favour, and engaging in reckless risk-taking, secure in the knowledge that they could force governments to hand them our taxpayer money when they got into trouble. 

The system is rigged, and that's a crime. It's time to put the criminals behind bars for it. It starts in Europe -- let's make it happen: 

http://www.avaaz.org/en/bankers_behind_bars_f/?bYLWecb&v=15952

There may never have been a time in modern history when the big banks didn't have excessive and extraordinary power that they regularly abused. But democracy is on the march -- we've seen this march overcome tyrants across the world, and together, we'll help end the reign of the banks as well.

Sunday, July 01, 2012

Hasankeyf ve Amazon için Küresel Kampanya Başlıyor

Rio+20 Dünya Zirvesi’nin hayal kırıklığıyla sonuçlanması sivil toplum kuruluşları ve barajlardan etkilenen toplulukları bir araya getirerek küresel bir kampanyanın doğmasına neden oldu.
Doğa ve insan yaşamında geri dönülmez yıkımlara neden olan büyük barajlara karşı birlikte mücadele etme kararı alan baraj karşıtları ve sivil toplum örgütleri bundan sonra "Damocracy" adlı kampanya altında Hasankeyf ve Amazon ormanları için birlikte mücadele edecek. Küresel ölçekte yürütülecek kampanyada Doğa Derneği, Amazon Watch, Rivers International ve çok sayıda Brezilyalı topluluk ile gönüllüler ve dünyanın çeşitli ülkelerinden aktivistler yer alıyor.

Büyük barajların durdurulması için dünya kamuoyunu harekete geçirmeyi hedefleyen "Damocracy" kampanyası, aynı zamanda barajların doğaya, kültüre ve insanlara etkisine dikkat çekmeyi amaçlıyor. Dünyanın akciğerleri Amazon’un önemli bir bölümünü tehdit eden Belo Monte ve medeniyetin beşiği Dicle Vadisi'yle birlikte Hasankeyf’i yok edecek Ilısu Barajı küresel kampanyanın odağını oluşturuyor.

Bir avuç kazanç uğruna şirket ve devletlerin, Rio+20 zirvesinde barajları dünyanın önüne “yenilenebilir enerji’’ adı altında “yeşil ekonomi”nin bir parçası olarak sunma niyetinde olduklarını belirten Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, “Doğanın ve insan yaşamının geleceğini tehlikeye atan devlet ve şirketlerin yıkıcı baraj politikalarına karşı dünya halklarıyla birlikte mücadele etme kararı aldık. Bu mücadelenin adı "Damocracy" olacak. Dünyanın akciğerleri Amazon Ormanları ve medeniyetin beşiği Dicle Vadisi için pek çok sivil girişim ortak mücadele edecek” dedi.

Tuesday, June 19, 2012

daha fazla bilgi icin buraya tiklayin
PROGRAM

23 Haziran 2012, Cumartesi
09.00 Kayıt
09.15-09.30 Açılış Konuşması, Ulrike Dufner, Heinirch Böll Stiftung Derneği
09.30-10.00 Ana Konuşmacı, Wolfgang Merkel, Berlin Sosyal Bilimler Araştırma Merkezi
10.00-12.30 Birinci Panel: Dünyada ve Türkiye’de Demokrasi Tartışmaları
Dünyada Demokrasinin Durumu ve Küresel Sorunlar
Susan Corke, Freedom House
Türkiye’de Demokrasinin Sorunları
Fuat Keyman, Sabancı Üniversitesi
Türkiye’de Demokrasiye Dışarıdan Bakış
Claude Weinber, Heinrich Böll Stiftung Derneği, Brüksel
Moderatör: Bekir Ağırdır, Konda Araştırma ve Danışmanlık
12.30-13.30 Ara
13.30-16.00 İkinci Panel: Doğrudan Demokrasi ve Katılımcılık
TBMM Araştırması: Bir Doğrudan Demokrasi Aracı Olarak Referandum
Ahmet Yıldız, TBMM
Referandum Siyasal Katılımı Artırmanın Bir Yolu Olabilir mi?
Ersin Kalaycıoğlu, Sabancı Üniversitesi
Doğrudan Demokrasi Aracılığıyla Siyasal Katılımı Arttırmak
İlker Gökhan Şen, Anadolu Üniversitesi
Moderator: Ulrike Dufner, Heinrich Böll Stiftung Derneği
16.00-16.15 Çay-Kahve Arası
16.15-18.45 Üçüncü Panel: Merkeziyetçilik Siyasal Katılım Açısından Bir Sorun mu?
Merkeziyetçilik-Federalizm ve Katılımcılık
Oktay Uygun, Maltepe Üniversitesi
Yerel ve Bölgesel Demokrasi
Harald Baldersheim, Oslo Üniversitesi
Katılımcılık Yoluyla Yerelin Güçlendirilmesi
Fikret Toksöz, TESEV
Moderator: Banu Güven, Gazeteci

24 Haziran 2012, Pazar
10.00-12.00 Dördüncü Panel: Yurttaş Hareketleri, Sivil Toplum ve Katılımcılık
Yurttaşların Demokrasinin Şekillendirilmesindeki Rolü
Anna Wohlfarth, Bertelsmann Vakfı
Yurttaş Katılım Ağları
Feray Salman, İHOP
Sivil Toplum, Siyasi Partiler ve Katılımcılık
Dirk Jörke, Greifswald Üniversitesi
Moderator: Coşkun Üsterci, TİHV
12.00-13.00 Ara
13.00-15.00 Beşinci Panel: Gençlik, Sosyal Medya ve Katılımcılık
Siyasal Katılım İçin Sosyal Medya Fırsatı
Falk Lüke, Dijital Toplum Derneği
Türkiye’deki Gençler ve Siyasal Katılım
Nur Kırmızıdağ, SETA Vakfı
Türkiye’de Gençlik, Sosyal Medya ve Siyasal Katılım
Esra Arsan, Bilgi Üniversitesi
Moderator: Yonca Verdioğlu, Heinrich Böll Stiftung Derneği

Re-investigate Dutch role in Indonesia, scholars say

© Radio Netherlands Worldwide
 
A new, comprehensive investigation should be launched into conduct of the Dutch military in the former Dutch East Indies in the years 1945-1949. This is the conclusion reached by three Dutch research institutes. 

The directors of the Institute for War Documentation NIOD, the Dutch Institute for Military History and the Royal Netherlands Institute of Southeast Asian and Caribbean Studies KITLV, told the Dutch daily newspaper that it is essential that further investigation take place, because the controversy over the role the Dutch military played in the region continues.
The three institutes estimate that a new investigation would cost 2 to 3 million euros and take about three years to complete. The directors point out that it would be essential that Indonesian historians and researchers be consulted. 
Last year, the Netherlands formally apologised and paid damages for the Rawagede massacre, in which the entire male population of that village, 431 people, were murdered by Dutch soldiers. Last month, a group of Indonesian families began proceedings to hold the Netherlands responsible for another bloodbath in South Sulawesi.
 

Thursday, June 14, 2012

Elinor Ostrom's final article: Green from the Grassroots

Much is riding on the United Nations Rio+20 summit. Many are billing it as Plan A for Planet Earth and want leaders bound to a single international agreement to protect our life-support system and prevent a global humanitarian crisis.
Inaction in Rio would be disastrous, but a single international agreement would be a grave mistake. We cannot rely on singular global policies to solve the problem of managing our common resources: the oceans, atmosphere, forests, waterways, and rich diversity of life that combine to create the right conditions for life, including seven billion humans, to thrive.
CommentsWe have never had to deal with problems of the scale facing today’s globally interconnected society. No one knows for sure what will work, so it is important to build a system that can evolve and adapt rapidly.
CommentsDecades of research demonstrate that a variety of overlapping policies at city, subnational, national, and international levels is more likely to succeed than are single, overarching binding agreements. Such an evolutionary approach to policy provides essential safety nets should one or more policies fail.
CommentsThe good news is that evolutionary policymaking is already happening organically. In the absence of effective national and international legislation to curb greenhouse gases, a growing number of city leaders are acting to protect their citizens and economies.
CommentsThis is hardly surprising – indeed, it should be encouraged.
CommentsMost major cities sit on coasts, straddle rivers, or lie on vulnerable deltas, putting them on the front line of rising sea levels and flooding in the coming decades. Adaptation is a necessity. But, with cities responsible for 70% of global greenhouse-gas emissions, mitigation is better.
CommentsWhen it comes to tackling climate change, the United States has produced no federal mandate explicitly requiring or even promoting emissions-reductions targets. But, by May last year, some 30 US states had developed their own climate action plans, and more than 900 US cities have signed up to the US climate-protection agreement.
CommentsThis grassroots diversity in “green policymaking” makes economic sense. “Sustainable cities” attract the creative, educated people who want to live in a pollution-free, modern urban environment that suits their lifestyles. This is where future growth lies. Like upgrading a mobile phone, when people see the benefits, they will discard old models in a flash.
CommentsOf course, true sustainability goes further than pollution control. City planners must look beyond municipal limits and analyze flows of resources – energy, food, water, and people – into and out of their cities.
CommentsWorldwide, we are seeing a heterogeneous collection of cities interacting in a way that could have far-reaching influence on how Earth’s entire life-support system evolves. These cities are learning from one another, building on good ideas and jettisoning poorer ones. Los Angeles took decades to implement pollution controls, but other cities, like Beijing, converted rapidly when they saw the benefits. In the coming decades, we may see a global system of interconnected sustainable cities emerging. If successful, everyone will want to join the club.
CommentsFundamentally, this is the right approach for managing systemic risk and change in complex interconnected systems, and for successfully managing common resources – though it has yet to dent the inexorable rise in global greenhouse-gas emissions.
CommentsRio+20 has come at a crucial juncture and is undoubtedly important. For 20 years, sustainable development has been viewed as an ideal toward which to aim. But the first State of the Planet Declaration, published at the recent mammoth science gathering Planet Under Pressure, made it clear that sustainability is now a prerequisite for all future development. Sustainability at local and national levels must add up to global sustainability. This idea must form the bedrock of national economies and constitute the fabric of our societies.
CommentsThe goal now must be to build sustainability into the DNA of our globally interconnected society. Time is the natural resource in shortest supply, which is why the Rio summit must galvanize the world. What we need are universal sustainable development goals on issues such as energy, food security, sanitation, urban planning, and poverty eradication, while reducing inequality within the planet’s limits.
CommentsAs an approach to dealing with global issues, the UN Millennium Development Goals have succeeded where other initiatives have failed. Though not all MDGs will be met by the target date of 2015, we can learn a great deal from the experience.
CommentsSetting goals can overcome inertia, but everyone must have a stake in establishing them: countries, states, cities, organizations, companies, and people everywhere. Success will hinge on developing many overlapping policies to achieve the goals.
CommentsWe have a decade to act before the economic cost of current viable solutions becomes too high. Without action, we risk catastrophic and perhaps irreversible changes to our life-support system.
CommentsOur primary goal must be to take planetary responsibility for this risk, rather than placing in jeopardy the welfare of future generations.
CommentsElinor Ostrom passed away on June 12, 2012.